Trendyol, Gittigidiyor, Hepsi Burada Gibi Pazaryerlerinde Markası Olan Bir Mağaza Açmanın Önemi

Tarih 5 Şubat 2022. Tüm dünyayı saran pandemi bir türlü geçmiyor. Ne zaman biter bilinmez. Temennimiz biran önce bitmesi ve tam normale dönmek. Ancak bu salgın hastalık bize bir şey öğretti. Zaten dünya genelinde ve Türkiye’de yükseliş gösteren e-ticaret bu dönemde zirveye ulaştı. Normalde 5 yılda yaşayacağı ivmelenmeyi Covid-19 sayesinde son 6 ayda yaşadı. Yani artık dijitalde bir ayağınız yoksa sizde yoksunuz. Evet. Biraz sert oldu. Ama durum bunu gösteriyor.

E-ticaret pazaryerlerinin büyük oyuncuları Trendyol, Gittigidiyor, Hepsi Burada, N11 ve 2018 yılında Türkiye pazarına giriş yapan Amazon her geçen gün içeriğindeki mağaza sayısını ve pazaryerini aktif kullanan kullanıcı sayısını arttırmayı başarıyor. İçlerinde açılan mağaza sayıları sürekli yükselişte ve satışları inanılmaz. Yani hem pazaryerinin kendisi hem de içindeki dükkânlar kazanıyor.

Sizce her şey bu kadar tozpembe mi? Hiç sorun çıkmıyor mu? Ya da nasıl sorunlar çıkıyor? Biz geldik evde yoktunuz diyen kargo şirketlerinden ya da üstünüze bir türlü tam oturmayan ceketten bahsetmeyeceğiz. Bizim konumuz marka. Yani içerisinde açılan dükkânların benzerlikleri. Üstelik bunu size hukuki bir dille anlatmayacağız. Gayet herkesin okuyup anlayabileceği bir dil kullanacağız. Hadi başlayalım.

Pazaryerlerinde satış yapan dükkânların en büyük sorunlarından birisi isimlerinin taklit edilmesidir. Aslında dijital dünyanın değil maalesef tüm dünyanın ve ülkemizin genel sorunu. Bir yer mi açtınız? Satışlarınız iyi ve işiniz tuttu mu? Hemen yanınıza aynı işi yapan sizin isminize belki de ürünlerinizin isimlerine benzeyen dükkânlar açılır. Pazaryerlerinde de durum farklı değil. Kullanıcılardan iyi yorumlar alan ve satış rakamları yüksek ürünler illaki kopyalanır. Fotoğraflar birebir taklit edilir ve aynı markanın altında taklitler yer alır. Dükkân isminin benzerliklerinden tutunda ürün marka isimlerine kadar her yerde her durumda taklitçi var. Bir suçlu arayacaksak sizce kim suçlu? Taklitçiler suçlu. Bu doğru. Peki siz her şeyi doğru mu yaptınız? Buna emin misiniz? İster geleneksel bir işletme açın dilerseniz dijital dünyada var olun. Tescilli bir marka oluşturmazsanız maalesef çocuk ölü doğmuş demektir.

Nasıl ki marka tescil belgeniz olduğunda sizin isminizle birisi bir işletme ya da bir ürün çıkaramıyorsa bu dijital dünyada da aynı. Yapmanız gereken aslında çok zor değil. Önce işletmenizin ismini tescil ettiriyorsunuz. Aşağıda linkte bunun öneminde bahsettik.

Bir ürün mü oluşturdunuz. Onun da ismini tescil ettirmelisiniz. Daha sonra dijital dünyada bir şey satıyorsanız pazaryerlerine marka tescil belgesini göndereceksiniz. Yani ne yaptınız siz şimdi? Ben varım o isimle. O ürünün markası bende. İşte bunlarda tescil belgeleri. Önce siz kendinize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirin. Daha sonra bu pazaryerleriyle iletişime geçin ve belgelerinizi gönderin.

Taklitçilerin önüne geçmeniz için önce sizin taklit olup olmadığınızı bilmeniz gerekiyor. Evet özgün bir isim koydunuz işletmenize ya da ürününüze. Kimsenin aklına gelmediğini düşünüyor olabilirsiniz. Belki de 10 yıldır o isimle biliniyorsunuzdur. Bunların hepsi doğru olabilir. Peki ya değilse? Siz 10 yıldır başkası tarafından tescili alınan bir markayı kullanıyorsanız. Kullandığınız isim 20 yıldır başkası adına tescilliyse. O zaman ne olacak? Aslında bu başka bir yazımızın konusu ama kısaca başınız fena ağrıyacak.

Özetlersek ister fiziksel, ister dijital. Tescilli bir markanız olsun. Temeli sağlama alın. Sonrasında göreceksiniz ki sizi taklit etmeye çalışanlar ortadan kaybolacak. Çünkü taklitçilerden başı ağrıyan değil onların başını ağrıtan bir işletme olacaksınız.

Marka Tescil Başvurusu Yapmak İçin;

Telefonla Destek;

0850 308 53 30